Homojen, taşınabilir, bölünebilir, dayanıklı, değer saklama ve mübadele aracı, bir ölçüt/hesap birimi vs. Varlığı bir dert, yokluğu yara. Bildiniz cevap para. Bir şeyi para yapan şeyin içsel değeri mi yoksa dışarıdan atfedilen özellikler mi, fiziksel yapısı mı, kabul görmesi mi olduğu gibi konular baya popüler tartışma konuları, çünkü bitmiyor, sonu gelmesi de zor, bizdeki TV programları gibi. Ne var ki stok ve akım, bu iki dörder kelime, her ne kadar derslerle pek alakam yokken ilk defa muhasebe ile ilişkilendirmiş olsam da tüm bunların ötesine geçen ve politikaları dolayısıyla toplumsal yapıları değiştirme potansiyeline sahip iki değeri ifade ediyor. [Wikipedia](https://tr.wikipedia.org/wiki/Stok_ve_ak%C4%B1m)’dan tanımı hemen yapıştırayım, nitekim doğru (biri fotoğraf, biri video kaydı, o meşhur benzetme); > _Stok_ değişken, sermaye birikimi gibi belirli bir zaman noktasında ölçülen ve o an var olan büyüklüğü gösteren bir değişkendir. _Akım_ değişken ise bir zaman aralığı içerisinde ölçülmektedir. Dolayısıyla akım _birim zaman_ cinsinden ölçülebilir. Para söz konusu olduğunda mevcut para arzı (M0, M1,M2, M3, M4 derken daha gider bu gelecekte, M5 ve M6 tartışılıyor) bir stok değişken halini alırken akım dediğimiz şey de dolayısıyla bu arzın ne kadar büyüdüğüyle doğrudan ilişkili hale geliyor. Eğer siz akımı fırlatırsanız kaos olacağı belli de, stoğun sürekli artması da bir problem mi emin olamıyoruz gibi. İktisat literatüründe bu konuyla ilgili yine çokça fikir ve karşıt görüş mevcut, bu ikisi reel üretime mi bakacak, finansal piyasalar bunların etkisini baltalıyor mu, merkez bankaları ne iş yapar, bu işi otomatiğe mi bağlasak vb. Tüm bu tartışmalar hem bu blog yazısını hem de şu an benim boyumu aşacağı için pas geçiyorum. Tüm bu denge(sizlik) de gelip bir noktada bireyler için anlam kazanıyor: **zaman tercihi**. Bir bireyin geleceğe dair beklentilerini oluşturabilmesi, karar verebilmesi, bu kararlara uyacak şekilde tüketim/tasarruf gerçekleştirmesi için elinde tuttuğun metanın karşılık geldiği reel değer miktarını iyi kötü tahmin edebilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu para tüketime (ya da stoklama artık) veya gereğinden fazla riskli fakat doğası gereği daha yüksek getiri vaat eden saçma sapan coi…şeylere gidebiliyor. **Para politikası sadece iktisadi kararları değil, bu süreçteki motivasyon ve davranış şekillerini de değiştirebiliyor.** **Akım ve stok kontrolden çıkıp ekonomiyi olumsuz etkilerse bireyler de kısa vadeli fakat oyun teorisi benzeri bir bakışla en doğru ve rasyonel davranışları sergiliyor, uzun dönemde olumsuz bir sarmala giriyoruz.** Bu stok-akım ilişkisi zaten artık sıkça dert edilen, tartışılan bir şey. Bitcoin için bu ikisini temel alarak modelleme/tahminleme peşinde koşanlar da var; [![](https://www.orhon.org/wp-content/uploads/2021/10/S2f-1024x272.png) Peki neden BTC özelinde bu merak önemli? Çünkü toplam arzın 21 milyon BTC ile sınırlandırıldığını, belirli dönemlerde ödülde yarılanma olduğunu, sistemin dinamik yapısının tahmin edilebilir olduğunu ve toplam arza aşağı yukarı ne zaman ulaşacağımızı tahmin edebiliyoruz. Elimizdekiyle plan yapma şansımız var. Tabii ki burada piyasalar da önemli, blok zincirin vurguladığı şeffaflık gibi temel faktörler kısa vadede itibari para cinsinden fiyatlamayı zorlaştırsa da uzun vadede önem kazanacağı aşikar (biz göremeyeceğiz maalesef). Her ne kadar klasik okul para yansızdır deyip işin içinden kolayca çıkmış olsa da gerçek hayatta ve o dönemlere kıyasla baya bir komplike hale gelen ekonomilerde para politikalarının etkilerinden kaçamadığımız gibi toplumsal, sosyal anlamda birçok farklı sonucuna da ister istemez katlanıyoruz. Dikotominin falan hikaye olduğunu bildiğimiz kadar muhtemelen hâlen tam anlamıyla kavrayamadığımız ve matematiksel olarak ifade edemediğimiz (ve edemeyeceğimiz) çok şey var. Konuya dönecek olursak, Bitcoin özelinde en çok eleştirilen veya desteklenen bu sıkı sıkıya para politikası bağlılığı ilerisi için çeşitli tahminleri de beraberinde getiriyor. Örneğin deflasyonist spiral, bize biraz uzak bir tanım olsa da basitçe para arzının bir noktada kalmasıyla paranın değerinin artacağını, dolayısıyla fiyatların düşeceğini, aynı miktarda para ile daha çok mal alınabileceğini öngörüyor. Enflasyon için %2 hedefi mevcut düzende genelde kabul gören bir hedef olsa da daha düşük veya 0 enflasyon mu daha iyi tartışmaları da mevcut, not düşmek adına. 2140 yılında Bitcoin için parasal anlamda en azından kesinlikle 0 olacağını bilmekle beraber bunun yanında unutulan cüzdanlar, hatalı işlemler vb. de toplam arza kıyasla dolaşımı daha düşük tutacaktır. Eğer tüm BTC’lerin %0.5’i bu şekilde kaybolacağı var sayılırsa aşağı yukarı 2036 yılında deflasyonist bir varlık haline gelebilir. Enflasyon özelinde arz/talep kaynaklı mı, para basma makineleri kontrolden mi çıktı, karşılıklarla mı oynandı, faizler mi hareket etti vb. tartışmalarını bir kenara bırakırsak MB’lerin enflasyon karşısında kullanabilecekleri silahları mevcut, faiz oranları gibi. **Temelde bir borç mekanizması, silahlar o yüzden çalışıyor.** Tüm bunlar olurken Bitcoin tarafında blok zincirin şeffaflığı toplam arzın ne kadarının kullanılabilir olduğu/olacağı hakkında da iyi kötü bir fikir veriyor. Teknolojik ilerlemeler, daha iyi üretim teknikleri dikkate alındığında farazi bir Bitcoin ekonomisinde fiyatların düşeceğini öngörmek de yanlış olmaz, tam tersine öngörülebilir. Burada temel fark, Bitcoin’in bir borç (öhm, itibari para?) değil, bir varlık olması. Bu da ortaya çıkış sürecini tamamen farklılaştırdığı ve paraya boğacak otoriteleri dışladığı için piyasa faizlerinin, bu öngörülebilir yapıya içeride uyum sağlaması beklenebilir. Fiyatlar düşebilir, bu iktisadi yapıyı yıkmaz. Evet, her sene zamma alışan toplumlara biraz tuhaf gelebilir, nominal ücrete odaklananlar biraz tuhaf karşıladıktan sonra herkes alışacaktır (muhtemelen). Deflasyon, belki de itibari paranın problemidir. Enflasyon da öyle gerçi. Yukarı tükürsen bıyık… Bir de evet, borç mekanizması yani kredi mevzusu. Borç yaratmak kolay olsa da bu borcun ne kadarının refaha etki ettiği tartışmalı, tartışılmalı da. Ana akım iktisatçılar için doğru kullanıldığında (ne zaman olduğuna bakmak lazım) mevcut mekanizma anlamlı olsa da bu bakışın birazcık dışarı çıkıldığında tasarrufun artması, yatırımların da azalsa bile bu tasarruflar ile fonlanması borç krizlerinin engellenmesine karşılık gelecekse bir şans verilmeyi hak ediyor. Enflasyon altında gelecekte sahip olacağımız parayı harcamamız teşvik ediliyorsa, belki de deflasyon bizi tasarrufa ve gerektiğinde elimizdekini şimdi harcamaya teşvik eder, ekonomik büyümenin yavaşlaması pahasına. Enflasyonist bir ortamda maliyetlere kimin katlandığına bir eğilmek gerekir objektif bir karşılaştırma yapabilmek için. Deflasyon peşinde koşulmasa bile oluştuğunda arada geçici işsizlik vb. olurken likidite krizi, stoklama gibi sorunları öngörenler de var. Bitcoin’in yüksek miktarda bölünebilir olması, bilgi asimetrisinin yok olacağı, itibari paranın doğası gereği enflasyonist olmasının deflasyona karşı bu önyargıyı oluşturduğu gibi çok farklı görüşler de mevcut. Neyse, biz göremeyeceğimiz için bunları başka bir beyin fırtınasına bırakıyorum. Ben bu yazıda Ethereum'a sallayacaktım ama konu nerelere geldi. Bir sonraki yazıya üşenmezsem başlarım ama yukarıdakileri de dikkate alarak şunu sormak anlamlı olabilir. Şimdi sizden BTC, ETH veya başka bir varlık seçmeniz bekleniyor ve bu paraya 1 yıl boyunca dokunmayacaksınız. Hangisini seçerdiniz? Peki 5 yıl? 10 yıl? 20 yıl? Tercihiniz değişir miydi? Seçtiğiniz varlık hangisini daha "sağlam" gördüğünüzü ifade ediyor aslında.